PROPOLİS HAKKINDA
Propolis, bağışıklık sistemini güçlendirir. Mantar-mayasıl sorunlarına, zararlı bakterilere, viral enfeksiyonlara karşı kullanılır. kanseri önlemede ve kanserle mücadelede etkili bir maddedir. Alışılmış antibiyotik etkilerin 100 misline yakın etkisi keşfedilmiştir. Bugüne kadar rastlanan en güçlü doğal antibiyotiktir. (Ghisalberti, 1979 E.L. Ghisalberti, Propolis: a review, Bee World 60 (1979), pp. 59–84.)
Anti-bakteriyel, anti-fungal(mantar), anti-viral, ateş düşürücü, antiseptik ve kolesterol düşürücüdür. Gözün yüksek basıncını azaltır.Soğuk algınlığına iyi gelir. Ağız içi sağlığı ve sindirim sorunlarının giderilmesi için kullanılır. İçeriğindeki flavonoid oranı yüksektir. Flavonoidler bilindiği gibi en güçlü antikoksidanlardandır. Propolisin araştırmalar sonucu belirlenmiş bazı faydaları şöyledir:
Yaraların iyileşmesini 4 kata kadar hızlandırır.
100 kata kadar antibiyotik etki içerdiği tesbit edilmiştir.
Çok güçlü antioksidandır.
Her gün bir kaç kez Propolis ekstarktı ile gargara yapıldığında, plak oluşumunu önler.
Diş eti iltihabı ve ağız içi ve gırtlak enfeksiyonlarını giderir.
Diş abselerine, çürüklere, ağız kokusuna karşı kullanılır.
Diş beyazlatılmasına yardımcı olur.
Sedef hastalığına iyi gelir.
Deri enfeksiyonlarını giderir.
Mantar ve zor öldürülen bakteri çeşitlerini engeller.
Soğuk algınlığına iyi gelmektedir.
Solunum enfeksiyonlarında; faranjit, kronik bronşit, nezle, burun iltihabı hastalıklarında etkin çözümdür.
Şampuana katıldığında saç sağlığına ve kepeğe karşı faydalıdır.
Sindirim sistemi rahatsızlıklarına iyi gelir.(Bağırsak Paraziti, ülser, mide iltihabı..vs)
Kulak enfeksiyonlarına devadır.(İç kulak- dış kulak iltihapları, akut kulak rahatsızlıkları)
Bağışıklık sistemi bozukluklarını düzeltir.
İltihaplanmaların her türüne faydalarıdır.(Vajina-uterus, aseptik necrosis, iltihaplanmış yaralar.. vs.)
Tüberküloza denenmiş devadır.
Ülserlilere super etkin devadır.
Akut ve kronik kolite çözümdür.
Bileşik etkiler:
Propolisin tedavi edici özellikleri üzerine yapılan çalışmaların çoğu içerdiği fenolik bileşenler üzerine yoğunlaşmıştır (Flavanoidler ve kafeik asit esterleri gibi fenolik bileşikler). Araştırmalar, propolisin içerdiği aktif bileşeni izole edip etkisini test etme üzerinedir. Research has tended to isolate and test single substances in propolis. Fakat, propolisde çok sayıda bileşen bulunması nedeniyle oluşan bileşik etki, herbir bileşenin tek başına oluşturduğu etkilerin toplamından daha fazladır. Çalışmalar, propoliste bulunan flavanoidlerin etkili anti-bakteriyal aktiviteye sahip olduğunu göstermiştir, fakat izole edilip ayrılan flavanoidler, propolis ekstraktına göre daha düşük aktivite göstermiştir. Propolisin, bazı antibiyotiklerle bileşik etki gösterdiği gözlenmiştir. Bazı durumlarda, bakteri ve maya üzerindeki etkileri 100 kat artmıştır. Antibiyotik dirençli Staphylococcus ırklarında, propolis ile birlikte alınan antibiyotiklerin, bu direnci kırdıkları gözlenmiştir
Anti-Kanser Etkiler:
Propolisin etanol ekstraktının karaciğer ve mesanedeki kanserli hücreleri dönüşüme uğrattığı ve gelişmelerini önlediği bulunmuştur. Bu hücre öldürücü etkiyi sağlayan maddeler, propolisten izole edilen quercetin, kafeik asit ve clerodane diterpenoiddir. Clerodane diterpenoid, tümör hücrelerine karşı seçici bir öldürücü etki gösterir.Propolisin, ayrıca, yumurtalık kanseri hücrelerini ve hücre bölünmesini durdurucu etkileri olduğu bulunmuştur. Ayrıca, göğüs, cilt, kolon ve böbrek kanseri hücreleri gibi insan tümör hücre kültürleri üzerinde öldürücü etkisi olduğu tespit edilmiştir. Bu etkileri oluşturan bileşenin kafeik asit fenetil ester olduğu belirlenmiştir.Propolisden izole edilen Artepillin C, insan mide kanseri hücreleri, insan gırtlak kanseri hücreleri kolon kanseri hücreleri üzerinde hücre öldürücü etki göstermiştir. Kafeik asit esterlerinin tümör oluşumunu kimyasal olarak engellediği görülmüştür. Bu etki, kanserli hücrelerin gelişimini sağlayan genler üzerindeki seçici toksik etki ile gerçekleşmektedir.
Antioksidan Etkiler : Propolis içerisinde yoğun olarak bulunan flavanoidler, çok güçlü antioksidanlardır. Antioksidanlar, serbest radikalleri sönümleme özelliğine sahiptirler, böylece lipidleri korurlar ve C vitamini gibi diğer bileşiklerin oksitlenmesini ve yıkılmasını engellerler.
Kalp-Damar Etkileri : Yoğunlaştırılmış propolis ekstraktının, kan basıncını düşürdüğü, sakinleştirici etki yarattığı ve serum glikoz oluşumunu sağladığı bulunmuştur. Propolisde bulunan dihidroflavanoidlerin kılcalları kuvvetlendirdiği ve antihiperlipidemik aktivite oluşturduğu belirlenmiştir. Ayrıca, propolisin, karaciğeri alkole ve tetraklorüre karşı koruduğu tespit edilmiştir.
Propolisin antikor oluşumunu tetiklediği ortaya konmuştur. Bir ABD-Polonya ortak çalışması sonucunda , antikor üreten dalak hücrelerinde, kontrol hücrelerine göre 3 kat daha fazla antikor üretildiği bulunmuştur. 24 saat sonra enjekte edilen 2. doz sonrasında etki daha da artmış, fakat daha ileriki dozlarda etki azalmıştır.
Anestezik Etkileri : Propolis ve bazı bileşenleri anestezik etki göstermektedir. Yapılan deneyler sonucunda, propolisin, kokainden 3 kat, prokainden ise 52 kat daha güçlü anestezik etkiye sahip olduğu ortaya konmuştur. Anestezik etkinin, propolisteki, pinocembrin, pinostrobin ve kafeik asit esterleri sayesinde gerçekleştirildiği belirlenmiştir.
Cilt Hastalıklarına Etkileri:Propolisin, mantar ve athlete’s foot gibi cilt hastalıklarından sorumlu olan maya ve mantarları etkili bir şekilde engellediği belirlenmiştir. Bu organizmalara karşı etki gösteren propolis bileşenleri, flavanoidler ve kafeik asit türevleridir.Bu anestezik etki, propolisin neden yüzyıllardır boğaz ağrısı ve ağız yaralarının tedavisi için kullanıldığını açıklamaktadır. Dişçilik alanında propolisin anestezik malzeme olarak kullanımı Avrupa’da patentlenmiştir.
Bağışıklık Sistemine Etkileri : Yapılan deneylerde propolisin immün tepkiyi tetiklediği belirlenmiştir. Yakın zamanda Japon araştırmacılar, propolis ekstraktının, insanda, bağışıklık fonksiyonlarına bağlı olarak makrofaj aktivasyonu sağladığını göstermişlerdir. Propolis sitokinleri oluşturan bağışıklık hücrelerini aktive eder. Bu sonuçlar propolisin anti-tümör etkisini açıklamaya büyük ölçüde yardımcı olur.
Propolis'in İçeriği:
Propolis, reçineli ve mum kıvamında olan, arılar tarafından ağaçların tomurcuk ve kabuklarından toplanan bir maddedir. Rengi ve fiziksel özellikleri kaynağına göre değişmekte ve kovanda arılar tarafından çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır. Arı kovanı ve aynı zamanda insan ve hayvan sağlığı için de son derece önem taşımaktadır.
Kullanim Şekli ve Saklama Koşullari:
Oda Sıcaklığında Muhafaza Ediniz.
Propolis oda sıcaklığında 18 ay boyunca besin değerini ve özelliklerini korur.
Kullanım Dozajları:!
Genel Kullanım amaçları için günlük doz olarak toz halde propolisten 2 gram ekstraktından ise 0,4 gram alınabilir. Salgın dönemlerinde ve hastalık ve enfeksiyonlarla mücadelede dönemlerinde bu dozlar 5 misline kadar artırılır.
Çocuklar için ise 2-6 yaş arasında günlük doz çekilmiş propolisten 400 mg(Çay kaşığının 8'de 1'i) ekstraktından ise bu dozun dörtte biri, 6-12 yaş arasında ise toz halinde olandan çay kaşığının dörtte biri (800 mg) ve ekstraktından ise dörtte biri ve 12 yaşından büyüklerde ise yetişkin dozları kullanılabilir.
Kullanım Şekilleri..
Su içinde tüketim ve kullanım: Ağız sağlığı için ekstraktından yarım litre suya bir tatlı kaşığı konup çalkalayarak bu sıvı ile gargara yapılabilir. Yine aynı sıvıdan sabah akşam birer yudum alınabilir. Bu sıvı kahve ya da meyve suyu gibi içeceklere de katılarak tüketilebilir.
Ekstraktın toz halinde kullanımı: Zevke göre propolis dozu direkt bala ya da yoğurda katılarak alınabilir.
Propolis şurubu: 75 gram bal, 5 gram propolis ekstraktı ve 20 gram ılık su karıştırılarak propolis şurubu yapılabilir.
Bal-arı sütü-polen-propolis karışımı: 1 kg bala 200 gram arı sütü, 200 gram havanda dövülmüş polen, 50 gram propolis ekstraktı katılarak yaz-kış tüketilebilecek, soğuk algınlığından, iltihabi hastalıklardan korunum veren, yaşama enerji ve gençlik katan bir iksir hazırlanabilir.
Deri üzerindeki sorunlu bölgelere (yara, yanık, siğil, sivilce, iltihap vb.) önce bala sonra propolise temas edilip parmaklar arasında yayılarak doğrudan tatbik edildiğinde en güçlü merhemlere oranla 4 kat daha hızlı iyileşme gözlenir.
Eğer, ılık su-süt karışımına 10 gram polen (iki tatlı kaşığı), 2 gram (silme tatlı kaşığı) propolis, arzuya göre biraz bal eklenip karıştırarak yavaş yavaş tüketilirse baş ağrısı, yorgunluk, stres ve gerginliğe ya da hastalık ve sakatlanmalardan kaynaklanan ağrı ve sızılara karşı terapik etki sağlar. Ağrıları dindiren etki göstermesi yanı sıra ılık sıvı halinde bu kullanım ağız-içi sorunları ve sindirim sistemi rahatsızlıklarına iyi gelir.
Şampuana katılarak kepeğe karşı ve saç sağlığı için kullanılabileceği gibi tüm ten yüzeyine şampuan vasıtasıyla nüfuz ettirerek genel deri sağlığı amacıyla da kullanılabilir.
Çocuklarınıza Sevecekleri Karışımlar İçinde Veriniz..
Propolisin saf halinin toz halinde ya da ekstrakt halde tadı çocukların hoşuna gitmez. Çocuklarımıza yukarıda örneği verildiği gibi bal içinde karıştırarak verebileceğimiz gibi, hoşlarına gidecek daha başka karışımlar da sozkonusu olabilir. Örneğin pekmez-yoğurt-propolis ya da reçel-propolis-ekmek gibi.
Yan Etkileri
Saptanmış herhangi bir yan etkisi gözlenmemekle birlikte, yukarıda belirtilen dozların çok üzerinde kullanımları önerilmemektedir.
ARI ZEHİRİ HAKKINDA
Arı zehirinin farmokolojik etkileri, bağışıklık sistemini uyarması ve
birçok rahatsızlığa iyi gelmesi nedeniyle son yıllarda üretimi ve tıpta
kullanımı her geçen gün artmaktadır. Arı zehiri saf olarak iğne şeklinde,
krem, tablet ve merhem şeklinde ilaç sanayiinde yaygın olarak
kullanılmaktadır. Farmokolojik olarak arı zehiri kan dolaşımını artırıcı,
bakteri öldürücü, radyasyona karşı koruyucu, tansiyon düşürücü etkileri ve
bağışıklık sistemini aktive edici etkilere sahiptir. Arı zehirinin bu
özellikleri ve yaygın olarak kullanımı nedeni ile APİTERAPİ başta ABD ve
birçok Avrupa ülkesinde alternatif tıp olarak kabul edilmiş ve Apiterapi
hastaneleri kurulmaya başlanmıştır.
Arı zehiri, arıdaki sokucu iğne yoluyla çıkan güzel kokulu ve şeffaf bir
akıcıdır. Ancak bunun tadı acı, kokusu ise yakıcıdır.Yaygın görüşe göre,
arı zehiri formik ve malik asitleri ihtiva eder. Ayrıca hidroklorik,
izofosforik, histamin, kolin, triptofin, kükürt ve diğer maddeler de
bunların arasında yer alır. Mesela fosfat, magnezyum, bakır, kalsiyum, çok
sayıda proteinler ve uçucu yağlar sayılabilir.
Arı zehiri en yüksek sıcaklık ve en düşük soğukluk derecelerine karşı
mukavemet eder. Kaynatmak veya dondurmakla da arı zehirinin oranından bir
eksiklik meydana gelmez.
Yeni ilmi araştırmalar, arı zehirinin en kuvvetli bir antibiyotik olduğu
neticesine varır. Araştırıcılar 20 ppm.lik arı zehiri çözeltisinin mikrop
öldürücü olduğunu tesbit etmişlerdir. Paramezyum denilen mikroskobik
canlı, 100 ppm.lik arı zehiri çözeltisinde hemen, 20 ppm.lik çözeltide ise
30 saniyelik bir bekleme neticesinden öleceği, 17 ppm. nisbetinde de
bölünmede bölünme hadisesinin görüleceği düşünülür. Bu açıklamalardan;
değişik ölçülerde arı zehiri ihtiva eden çözeltinin, biyolojik
tesirlerinin de o ölçülerde olabileceği anlaşılır.
Yapılan araştırmalar, arı zehirinin çok sayıda hastalık tedavisinde
faydalı olduğunu tespit etmiştir. Arı zehiri ile tedavi yaygın hale
gelmiş, dünya devletlerinin bir kaçında arı sokmasıyla tedavi merkezleri
açılmıştır. Arı sokmasıyla tedavi edilen hastalıklardan biri de
romatizmadır. Uzun yıllar süren araştırmalar neticesinde 1897 yılında
neşredilen bir makalede, arı zehrinin romatizmada ciddi ve isabetli bir
ilaç olduğu belirtilmiştir.
Yan etkileri: Sayıları çok az olmakla birlikte birtakım insan arı
sokmasına karşı duyarlıdır. Bir arı sokması kurdeşene, ürtikere seyrek
olarak kollapsa da neden olabilir. Arının soktuğu kimsenin yüzü
beyazlaşmaya, nabzı yükselmeye başladığında derhal hekime baş vurmak
gereklidir. Aşırı alerji gösterenler tedavi yolu ile arı sokmasına karşı
bağdaşıklık kazanabilir. Günümüzde zehir özel yöntemle toplanıp
kurutularak süresiz saklanabilmektedir.